BÜYÜK VEYA KÜÇÜK
ABDESTE ÇIKMA VE YELLENME İLE ABDESTİN BOZULMASI
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Allah (c.c)'ın, ayette zikri geçen büyük abdest bozma '...'
ğait kelimesinden muradının büyük abdest bozma olduğu biliniyor. Dolayısıyla
kim büyük abdest bozma fiilini işlerse abdesti bozulur.
Bize Süfyan, Zühri'nin
şöyle anlattığını nakletti: Abbad b. Temim, (amcası) Abdullah b. Zeyd'den
nakletti: Hz. Peyganıber (s.a.v)'e, bir adam kendini kastederek "Ben
namazda yellenip yellenmediğim hususunda şüpheye düşüyorum." dedi. Hz.
Peygamber (s.a.v.), "Kişi yellenme sesi veya kokusu duymadıktan sonra
abdesti bozulmaz. " buyurdu. Tahric:
Buhari, Abdest 1/66 no: 137; Müslim, hayz 1/276 no: 97/361
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Sünnet: namazdaki kişinin namazının yellenmeyle bozulacağına
delil olmuştur. Yellenme büyük abdest bozma yolundan gelir. Büyük abdest bozma,
yellenmeden daha çok abdest bozmayı gerektirir.
Bize İbrahim b.
Muhammed, Ebu'l-Huveyris'ten; o. el-A'rec'den; o da İbn es-Sımmete'den şöyle
nakletti: Peygamber (s.a.v), idrarını yaptıktan sonra teyemmüm yaptı. Tahric: Marife, 1/283; Buhari, Teyemmüm 1/127 no: 337;
Müslim, hayz 1/281 no: 114/369
Bize Malik, Ömer b.
Abdullah'ın kölesi Ebu•n-Nadr'dan. o da Süleyman b. Yesar'dan, Mikdat b.
Esved'in şöyle dediğini nakletti: Ali b. Ebi Talib (r.a.), Hz. Peygamber
(s.a.v)'e soru sormam için bana emretti. "Adam eğer eşine iştahla
yaklaşırsa ve cinsel uzvundan mezi gelirse üzerine ne düşer?" Ali dedi ki:
"Benim yanımda Hz. Peygamber (s.a.v)'in kızı var. Onun için ona bu soruyu
sormaktan utanırım." Mikdat dedi ki: Hz. Peygamber (s.a.v)'e bunu
sorduğumda, şöyle buyurdu: "Eğer sizden biriniz bu ıslaklığı bulursa,
cinsel uzvunu önce suyla yıkadıktan sonra namaz için abdest alır gibi abdest
alsın. '' Tahric: Beyhaki,
Taharet 1/204; Müslim, hayz 1/247 no: 19/303; Buhari, ilim 1/64 no: 132
Sünnet; cinsel uzuvdan
gelen mezinin,(*) idrarın ve yellenmenin abdesti bozduğuna delil olmuştur.
Erkeğin zekerinden ve
makatından çıkanlar da abdesti bozar. Kadının fercinden ve makatından çıkanlar
da abdesti bozar. Eğer ferc, zeker yahut makattan içeri fitil, iğne benzeri
şeyler girip çıktığında içeriden onunla beraber bir şeyler de çıkarsa abdest
bozulur. çünkü çıkan şey, abdest bozma yoluyla gelmiştir.
Dedi ki: Kurtçuk, taş ve
iki organın ikisinden çıkan her şey abdesti bozar.
Erkeğin zekerinden veya
kadının fercinden çıkan ile makattan çıkan hava ve benzeri her şey, abdest
almayı vacip kılar.
Dedi ki: İki organdan
çıkan yel ve diğer şeyler abdesti bozar. İnsanlar tükürüğün ağızdan, sümük ve
nefesin burundan, balgamın rengi değişmiş olsa da ağızdan geldiği hususunda ihtilaf
etmedikleri gibi bunlar abdesti bozmaz.
Ferc, makat ve zekerin
dışında vücudun herhangi bir yerinden çıkan kusmuk, burun kanaması, aldırılan
kan dolayısıyla abdest almak gerekmez. Çünkü abdest, vücudun diğer yerlerinden
çıkan necaset dolayısıyla bozulmaz. Yel, makattan dışkının çıktığı yerden
çıkmasına rağmen abdesti gerektiren sebep sayılırken değdiği yere necaset
bulaştırmaz.
Meninin akması necis
olmamasına rağmen gusül gerektirir. Demek ki abdestteki ve gusüldeki güdülen
gaye, ibadet yapma gayesidir.
Dedi ki: Kişinin ağzına
gelen kusmuktan sonra, kalkar ve ağzını suyla yıkarsa yapması gereken başka bir
şey kalmaz. Burnu kanaması halinde de kanın değdiği yerleri yıkar ve abdesti
bozulmaz. Kişinin vücudundan çıkan kan yahut irin yahut vücuttan çıkan her bir
necis abdesti bozmaz. Ön ve arka taraftan çıkanlar bundan istisnadır.
Cünübün teri necis
değildir. Adetli kadının vücudu, -muhtelif yerlerinden koltuk altı veya diz
arkasından olması arasında fark olmadan necis değildir.
Birisi şöyle diyebilir:
Cünübün ve adetli kadının teri nasıl oluyor da değdiği yerleri necis yapmıyor?
Deriz ki: Nebi (s.a.v)
adetli kadına elbisesinin tamamını yıkamasını emretmiyor. Sadece kanın değdiği
yeri yıkamasını emrediyor. Adetli kadının adet kanının bulunduğu yer iç
kıyafetidir. Şüphesiz ki aynı şekilde de adetli kadının terinin yoğunlukla
bulunduğu yer de iç kıyafeti gibidir.
İbn Abbas ve İbn
Ömer'den şöyle rivayet edilmiştir: Cünüplük hallerindeyken giydikleri
elbiselerine terleri değmesine rağmen, cünüplükten çıkıp namazlarını
kıldıklarında aynı elbiselerle kılarlardı. Başkalarından da buna benzer
rivayetler gelmiştir. (Marife, Taharet 274)
Bize Süfyan b. Uyeyne,
Hişam b. Urve'den; o, Munzir'in kızı Fatıma'dan; o da nenesi Ebu Bekir'in kızı
için "Esma'nın şöyle dediğini duydum." dedi: Hz. Peygamber
(s.a.v.)'e, elbiseye adet kanının değmesini hükmünü sordum. Buyurdu ki:
"Onu çıkar, sonra kanın değdiği yeri yıka ve onu kuruttuktan sonra onunla
namaz kıl. " Tahric: Buhari, hayz
1/116 no: 307; Müslim, Taharet 1/240 no: 110/291
Bize Malik, Hişam b.
Urve'den; o, Munzir'in kızı Fatıma'dan, o da Ebu Bekir'in kızı Esma'dan; bir
kadının, Hz. Peygamber (s.a.v)'e "Ey Allah'ın Resulü!" diyerek bir
önceki hadiste geçen sorunun aynısını sorduğunu nakletti. Tahric: Buhari, hayz 1/116 no: 307; Müslim, Taharet 1/240
no: 110/291
Bize Malik, Nafi'den, o
da İbn Ömer'den şöyle nakletmiştir: Cünüpken giydiği elbisesiyle terlerdi.
Cünüplük halinden çıkıp namaz kılmak istediğinde aynı elbiseyi değiştirmeden
namazını kılardı. (Marife, Taharet 274)
Dedi ki: Kişi abdest
aldıktan sonra istifra etse yahut burnu kanasa, ağzını ve kanın değdiği yerleri
yıkamadan önce namaz kılsa, ağzını ve kanın değdiği yerleri yıkadıktan sonra
namazını iade eder. Çünkü Üzerinde necaset varken namaz kılmıştır. Namazı iade
etme sebebi, abdesti bozulduğu için değil, Üzerindeki necasetten dolayıdır.
Sonraki için tıkla:
ABDESTLİYKEN
TENASÜL ORGANINA DOKUNMAK